Çamlıcalı Hüseyin Efe ve Çakıcı Mehmet Efe arasındaki husumetin yıllarca dillerden dillere dolaşması neticesinde birçok kişiye ulaşmıştır. Hala sorunun bazı kişiler tarafından bilinmemesi nedeniyle sitemizde sizler için yayınlamak istedik .İşte konu ile ilgili nesilden nesile aktarılanlar ve gerçek bilgiler;
Çamlıcalı Hüseyin Efe ve Çakıcı Mehmet Efe Husumeti
Çamlıcalı Hüseyin Efe, Ödemiş’in Çamlıca köyünde 1871 yılında doğdu. Çakıcı Mehmet Efe, hiç sevmediği Çamlıcalı Hüseyin Efe’nin adını ağzına hiç almaz, “Soğancı” dermiş. (Çamlıcalı Hüseyin Efe ve Çakıcı)
Çamlıcalı Hüseyin Efe, Hacı Musa oğullarından “Yörük Kara Ayan” lakaplı Abdullah’ın oğludur. Hüseyin Efe, kendisini de vuracaklarını hissedince Beydağ’a gidip Gök Deli Efe’ye kızan olup, iki sene onunla gezdikten sonra kendi çetesini kurar. Gün gelir, Bacaksız’ı tarlada çift sürerken vurur, sonra Tahir’i vurarak intikamını alır.
Çamlıcalı Hüseyin Efe’nin kızanları:
Bozcayaka’dan Mahmut Oğlu, Çamlıca’dan Mahmut Oğlunun Şakir, Tire’nin Kocaaliler Köyü’nden iki kızan, Derebaşılı Mıstan, Çamyayla’lı Bebek Oğlu Ali Çavuş, Bozcayaka’lı Koca Kulak İbrahim, Bozcayaka’lı Kara Mehmet’tir. Araştırma; yörede yapılan alan araştırmasına ve Başbakanlık Osmanlı Arşivinde Çamlıcalı ile ilgili belgelere dayanmaktadır.
Çamlıcalı, dağa çıkınca Bacaksız, Çakıcı’ya yanaşıyor. Çamlıcalı, 1905 de Çakıcının kız kardeşi ile oğlunu öldürmüş. Bunun üzerine 26 Ekim 1909 da Çakıcı, bir gece Musa oğullarının evini basıyor. Gece ay aydın, ortalık aydınlıkmış. Yağ ve pekmez küplerini kırıp evi yakıyor. Çamlıcalı, evleri yanarken “Yılanlı Kaya” mevkiinden seyrediyormuş. (Çamlıcalı Hüseyin Efe ve Çakıcı)
Evde buğday çuvallarının içinde mermi saklıymış. Mermiler patladığı için ortalık savaş alanına dönmüş. Yangın üç gün sürmüş. Mermilerden korkusuna kimse söndürememiş. Diğer evlerde yanmış. Çakıcı “Sizin evleri soğancı yaptırıvesin” diyor. Çakıcı, Çamlıcalı’nın karısını sopayla dövdürmüş. Çamlıcalı’ya haber veriliyor. “Giden karı olsun. Köyü gırdırmam.” diyor.
Çatışmaya girmeden uzaktan bakıyor. Çamlıca’dan Çakıcı’nın kızanı olan Kavlan, köyü bastıklarında kahvede Çamlıcalı’nın akrabalarını tek tek gösteriyor. Böylece o gün Çamlıcalı’nın dört akrabası öldürülüp üç ev yakılıyor.
Aradan zaman geçer Çamlıcalı, Ayasuluk taraflarında gezerken Çakıcı’nın karısını çeşmede su doldururken görür. Kadın tabiî ki korkuyor. Çamlıcalı, Çakıcı’nın karısının boynuna bir altın astıktan sonra “Efene, selam söle. Efe kısmısına bu yakışı(r). Garı kısmısına el kakmaz.” diyerek yürüyüp gidiyor. Çakıcı olayı duyunca “Ülen soğancı, beni mafettin şinci” diyor. Ödemiş yöresinde halk arasında “Çakıcının pususu, Çamlıcalı’nın atıcılığı” denir. (Çamlıcalı Hüseyin Efe ve Çakıcı)
Ödemiş’te Büyük Çatışmalar !
Çamlıcalı, Çakıcı’yı Kaymakçı-Eselli köyünde kıstırıyor. O sırada Çamlıcalı, düzde ve kırserdarıdır. Çakıcı ise dağdadır. Kaymakçı’da zaptiyelerle çatışmada iken Çamlıcalı, Bozcayaka köyünde imiş. Çatışma seslerini duyunca kızanlarıyla hemen atlanıp çatışmaya yerine gelerek çatışmaya katılıyorlar. Çakıcı, Çamlıcalı’nın atıcılığından yılıyor. Başını kaldıramıyor.
Bir efenin gücü, attığını vurması, nişancılığıdır. Müsademe sırasında tecrübeli efeler, karşı siperdeki hasmını kızdırarak açık vermesini sağlar. Kızıp, metelik kadar açık veren kurşunu yer. Çakıcı da ağaçtaki armutları sapından vuracak kadar nişancıdır. Tek rakibihasmı olan Çamlıcalı Hüseyin Efe’dir. Çakıcı, bir ara ümidini keserek “Böyün soğancının gurşunundan gurtulemicem” der. Ama hasımlarında olmayan korkunç zekâsını kullanır. (Çamlıcalı Hüseyin Efe ve Çakıcı)
Çatışma bölgesinden geçen bir çobanın kepeneği giyer, kızanları koyun sürüsünün içine girip emekleyerek çıkarlar. Zaptiyeler, çobana ve koyunlara zarar vermemek için beklerken Çakıcı çoktan oradan uzaklaşmıştır.
Adagide’den Mavlan Yanık Üsen, Çamlıcalı’nın kızanıdır. Kaymakçı-Eselli’deki çatışmada onun atıcılığını beğenmiş. Bir kayanın ardında döner dururlarmış. Çakıcı “Ülen Üsen, bene bak bakene” der der kurşun sıkarmış. Çatışmadan sonraki günlerde Yanık Hüseyin’in kulağına gidecek yerlerde Yanık’ı övüp “Yanımda kızan olarak gezdirirdim.” dermiş. Yanık, bu hileye aldanıp, böyle meşhur bir efeye kızan olmak için Çakıcının yanına gelir ve Çakıcı Yanık’ı diri diri toprağa gömdürüyor.
Sistem öyle kurulmuş, öyle çalışmaktadır ki her efenin, sırtını dayadığı bir devlet adamı, sıkıştı mı maddi destek olacak silahını mermisini temin edecek bir ağası vardır. Her ağanın da dağda bir efesi olacak ki düşmanlarını ürkütecek. (Çamlıcalı Hüseyin Efe ve Çakıcı)
Bir de sarayla irtibatlı devlet adamı olacak ki devlet kapısında ki işlerini görecek ve gerektiğinde efesini düze indirecek. Devletlülerin de bir efesi ve bir ağası olacak ki rakip valinin ve devlet adamının bölgesinde asayiş bozulsun, ağadan ve efeden çil çil altın gelsin.
Çakıcı Mehmet Efe’nin hamisi İzmir valisi Kıbrıslı Kamil Paşa’nın oğlu Sait Paşa’dır. Çamlıcalı’nın, hamisi ise Tire kaymakamı olarak görev yapan Mithat Paşa’nın has adamı olan Hacı Ali Paşa’nın oğlu Aydın’da ki askeri kaymakam Refik Bey’dir. Bu nedenle Çamlıcalı Hüseyin sık sık Aydın’a gidip gelmektedir.
Çamlıcalı, çok kalabalık bir mahiyetle gezermiş, kırka yakın kızanla gezdiği olurmuş. Bu nedenle Çakıcı, Çamlıcalı ile çatışmaya girmekten çekinirmiş. (Çamlıcalı Hüseyin Efe ve Çakıcı)
Çamlıcalı bir gün Aydın’a gidiyor. Küre Köyü imamı “Kör İmam”, Çamlıcalı’nın Aydın’a gittiğini Çakıcı’ya haber veriyor. Çakıcı’nın, köy imamlarından, muhtarlardan, köylülerden korkunç bir istihbarat örgütü vardır. İmamdan, muhtardan, gariban köylüden; kim şüphelenir?
Çakıcı, Çayır Köy mezarlığında pusuya yatıyor. Bir yere giden adam, büyük ihtimalle aynı yoldan geri dönecektir. Çakıcı sağlam istihbarat örgütüyle haber alıp, pusuya yatar. Pusuyerinde günlerce bekler. Tabii istihbaratı da gözcülük yapıp, pusuda beklenilen efenin dönüşü
haber verir. (Çamlıcalı Hüseyin Efe ve Çakıcı)
Çakıcının, pususundan kurtulan sadece Çamlıcalı olmuştur ki büyük bir zayiat vererek kurtulmuştur. Çamlıcalı, kırk kişilik çetesiyle mezarlıktan geçerken adamlarını tek sıraya sokmuş, aralıklarla yürümelerini emretmiş. Kendisi de en arkaya geçmiş. Tabii bir efe, nerede pusu kurulabileceğini tahmin edebilir. Çakıcı, Çamlıcalı çetesi pusuya düşürmüştür. Ama en öndeki adam kurşun menzilinden çıkmak üzeredir. (Çamlıcalı Hüseyin Efe ve Çakıcı)
Çamlıcalı, en önde mi, en arkada mı?
Kararsızlık içinde kalır. Sonra öndeki ilk efeye ateş edilir. Çamlıcalı çetesi, yayılarak siper alır ve çatışma başlar. Bu çatışmada Çamlıcalı çetesinden Bozcayaka’dan Mahmut oğlu, Çamlıcalı’nın kardeşi Süleyman, Çamlıca’dan Mahmut oğlunun Şakir, Çamlıca’dan Zehle oğlu Mıstan vurularak ölür. Bu çatışmada Çamlıcalı Hüseyin, Çakıcının en sevdiği kızanlarından Çoban Mehmet’i dizinden vuruyor.
Çobanı Bacaksız’ın evine getirip, yarasını sarıyorlar. Ama Çoban Mehmet, çok kan kaybetmektedir. Çamlıcalı’nın veya zaptiyelerin takibinden kurtulmak için gece yola çıkıp, Kızılcaavlu Köyü’ne geldiklerinde Çoban Mehmet ölüyor. Tarlasını süren bir köylüye rast geliyorlar. Mezarı belli olmasın diye sürülmüş tarlaya gömüyorlar. Çamlıcalı Hüseyin Efe, Çakıcı ölünce affedilerek düze indi. (Çamlıcalı Hüseyin Efe ve Çakıcı)
Kurtuluş Şavaşı’na yüz kadar kızanıyla katıldı. Gökçen Hüseyin Efe, Yunan karakolunu bastığında aralarında Çakıcının kızanı olmasından dolayı eski husumet olmasına rağmen yardıma gitmiştir. Bir tahsilleri olmamasına rağmen – cahil demeye dilim varmıyor- İkisi de o anda eski defterleri açmayacak kadar vatansever insanlardır.
Mendegüme’in Demirdere mevkiinde, karargâhını kurarak Milli mücadelede kendisine verilen görevleri yaptı. Mendegüme cephesi bozulunca Bozdağa çekilerek, Bozdağ cephesinde görevine devam etti. Düşmanı Torbalı’ya kadar takip eden efelerdendir.
Cuma günü eskiden Mendegüme pazarı kurulurmuş. Çamlıca köylüleri bir Cuma günü pazara gelirlerken “Akgedik” mevkiinde üç Yunan askeri köylüleri soymuş. Efeye haber vermişler. Efe yetişip ikisini vurmuş. Akgedik olayından sonra köyden Kara Mustafa, Koca Abdi oğlu Bayram, Kahveci İsmail Yunan askerlerini vuranları bulmak için küre üzerindeki Çayır içi mevkiine götürülerek sorgulanıyor.
İşkence ediyorlar, ama efelerin yerini söylemiyorlar. Kurşuna dizeceklerken Girit’li bir asker, Kara Mustafa’nın elini gevşek bağlıyor. “Ben tüfek tutukluluk yaptı diye oynarken, sen kaç” diyor. Öylede yapıyor. Giritli tüfeğiyle oynarken gürlerin içine atlayıp kaçabiliyor. Diğer iki köylü kurşuna diziliyor. Yine bir çatışma sonrası ölen Yunan askerlerini, ayaklarından sürürlerken birinin pantolonu sıyrılıyor ki askerin sünnetli olduğu görülüyor. Demek ki Yunanlılar, Girit Müslümanlarından da asker getirmişler.
Yunanlılar, bir gün Çamlıca halkını toplamışlar. Bu gün kullanılmayan eski caminin avlusuna makineli tüfeği kurmuşlar. Köylüleri makineli tüfekle tarayacaklarken saf bir çocuk, ıslık çala çala geliyormuş. Yunanlıları görünce dağa tırmanarak kaçmağa başlamış. (Çamlıcalı Hüseyin Efe ve Çakıcı)
Yunan askerleri “Eyvah, efelere haber verecek, efeler gelecek” diye köyü hemen terk diyorlar. I. Dünya Savaşında Çamlıca köyünden 36 kişi şehit verildiği söylenir ki o zaman küçük bir köy olan Çamlıca için büyük bir rakamdır.
Savaştan sonra efeye, Adagide altında “Çatal Armut” mevkiinde 95 dönümlük bir tarla verilmek istenirsa da efe kabul etmiyor. Adagüme beldesine yerleşiyor. Bozcayaka Köyü altında küçük bir incir bahçesinde yaşamını sürdürmüştür.
Çamlıcalı Hüseyin’in dört oğlu vardı: Büyük oğlu Abdullah, 2. Oğlu Mehmet, 3. Oğlu Nuri, 4. Oğlu Hüseyin’dir.31 Aile soyadı kanunundan sonra “Coşkun” soyadını almıştır. (Çamlıcalı Hüseyin Efe ve Çakıcı)
1924 de Adagüme’deki evinde vefat etmiştir. Çamlıca Köyüne götürülerek, köyüne gömüldü. Kabir taşında “Hacı Musa oğullarından Çamlıcalı Hüseyin Efe” yazmaktadır.